Güzel ülkemiz…
Asırlardır aynı gökyüzünün altında, aynı toprağın üzerinde, aynı kaderi paylaşan milyonların ortak yurdu. Bizi bir arada tutan; vatan sevgisi, bayrak hürmeti ve Kur’an’ın çizdiği erdemli hayat anlayışıdır.
Bu değerler, bir milletin mayasıdır; bizi biz yapan, birbirimize bağlayan en güçlü bağlardır.
Bu topraklarda Türk de bizimdir, Kürt de…
Çerkez de, Laz da…
Alevi de bizimdir, Sünni de…
Hepimiz aynı coğrafyanın çocukları, aynı tarihin yolcuları, aynı duanın emanetçileriyiz.
Bugün dünyada sınırlar yeniden çizilirken, kavgalar körüklenirken, kardeşlik bağları zayıflatılmak istenirken bizlere düşen en büyük görev; şuurlu olmak, ayrılığı değil birliği büyütmektir. Çünkü millet olmak; etnik kimliğin ya da mezhebin ötesinde, ortak kaderde birleşmeyi bilmek demektir.
Şuur sahibi olmak;
– Değerlerine sahip çıkmaktır.
– Fitne ateşine odun taşımamaktır.
– Kardeşliğe kasteden oyunu görmektir.
– Vatanın kıymetini bilip her şartta onu korumaktır.
Unutmayalım ki bu ülke, geçmişte olduğu gibi bugün de yarın da aynı saldırıların hedefindedir. Birliğimizi kırarlarsa, bizi biz yapan her şeyi kaybederiz. Bu yüzden her bir vatandaş, hangi kökenden olursa olsun, hangi inanca mensup olursa olsun bu sorumluluğu taşımalıdır.
Çünkü başka vatanımız yok.
Başka bayrağımız, başka toprağımız, başka sığınacağımız liman yok.
Bu coğrafya bizim alın terimiz, gözyaşımız, duamız, sabrımız, imanımızla yoğrulmuş kutsal bir emanettir.
Kardeşliğimizi büyüttüğümüz, değerlerimizi koruduğumuz, birbirimize omuz verdiğimiz sürece bu millet asla yenilmeyecektir.
Tek yürek, tek bilek, tek vatan…
İşte bizi güçlü kılan budur.
Yeter ki şuurlu olalım;
Yeter ki birbirimize sahip çıkalım;
Yeter ki değerlerimizi istismar ettirmeyelim.
Çünkü bu topraklar, üzerinde yaşadığımız yer değil; kimliğimizdir, kaderimizdir, geleceğimizdir.
