Türkiye Yazarlar Birliği: Bu ülke yanlış eğitimin kurbanıdır
9367,77%3,72
34,49% 0,09
36,24% -0,28
2961,76% 0,91
4956,37% 0,55
Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı, Türk edebiyatının günümüzdeki durumunu değerlendirerek, eğitim ve sosyo-kültürel konularda eleştirilerde bulundu.
Duygu TAŞKIRAN - Herkes Duysun / İSTANBUL (İGFA) - Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı, Türk edebiyatının günümüzdeki durumu, geçmişte yetişen büyük şairler ile edebiyatçıların bugün neden yetişemediği ve güncel eğitim sisteminin bu konular üzerindeki kritik etkileri hakkında Herkes Duysun’a değerlendirmelerde bulundu.
“OKUR ANLAMINDA ÜLKEMİZ ÇÖLLEŞİYOR”
Türk edebiyatının bütün canlılığıyla varlığını sürdürdüğünü belirten Bıyıklı, “Edebiyat dergileri çıkmaya devam ediyor. Yayınevleri çok nitelikli eserler yayınlıyor. Yazarlar üretimine devam ederken, şairler de şiirlerini yazmayı sürdürüyor. Çıkan hikaye, şiir, deneme ve roman gibi eserlerde de çok nitelikli ürünlere rastlıyoruz. Türkiye'deki edebiyat üretiminde herhangi bir sorun görmüyorum ama edebiyatın muhatapları yani okur anlamında ülkemiz her geçen gün çölleşmeye, kuraklaşmaya doğru gidiyor. Eserlerin okuyucu ile buluşması, okuyucusunu bulması konusunda bazı problemlerimiz var.” ifadelerini kullandı.
Kitabın okuyucusunu bulmasının yayınevleri cephesinden de önemli olan yanlarına değinen Mahmut Bıyıklı, “Yayınevlerinin eseri okuyucunun gündemine sunması, tanıtması ve kitabevlerine dağıtım problemini aşması gerekiyor. Bazen çok iyi eserler doğru yayınevini bulamadığı için okura ulaşamadığından maalesef göz ardı edilebiliyor. Bu sebeple de daha çok okurun gözüne, gündemine getirilen, 'dayatılan' eserler popüler eserler oluyor.” dedi.
“İNSANLAR ARTIK SABIRSIZ”
Okur olmanın biraz çile ve diz kırmayı gerektirdiğine vurgu yapan Bıyıklı, “Günümüz insanı okurluk emeğini çekebilecek sabra pek sahip değil. İnsanlar kısa aforizmalar okumayı, sosyal medyanın çerez diye adlandırabileceğimiz kısa özlü sözlerini, çok popüler olan ancak işçilik anlamında çok da kaliteli olmayan eserlerini, günü kurtarmak adına okumayı tercih ediyorlar. Bu durum çağın yadsınamaz sorunlarından bir tanesi. İnsanlar artık sabırsız, aceleci ve emek vermeden kazanmaya bakıyor. Çilesini çekmeden meyvesini toplama arzusu, günümüz insanını neredeyse kuşatmış durumda.” dedi.
“PARA VERİP YAZAR OLABİLİYORLAR”
‘Yazar’ olma, bu mesleği icra etme konusunda bir popülerlik olduğunu ve bu sebeple birçok kişinin popüler olmak maksadıyla yazar ünvanını almak istediğini belirten Yazarlar Birliği İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı, “Her yerde yazarlık atölyeleri açılmaya başladı. Eser, kitap çıkarmaya çalışan çok fazla insan var. Bazıları için yazar sıfatını almak, kariyer planlamalarının bir parçası olabiliyor. Yazar olmak için de eskisi gibi bir yayınevi kapısında beklemek, editoryal süreci takip etmek gerekmiyor. İsteyen parasını vererek istediği matbaada kitabını bastırıyor. Daha sonra da sosyal medya platformlarındaki kişisel hesaplarına yazar ünvanını ekliyor. Bu bakımdan günümüzde yazar olmak pek de zor değil artık. Fakat onca yazar ve baskıya rağmen binlerce kitap var ama maalesef eser yok!” diye konuştu.
“BU ÜLKE YANLIŞ EĞİTİMİN KURBANIDIR”
Günümüzde yaşayan 'büyük şair veya edebiyatçı' denilebilecek isimlere de örnekler veren Bıyıklı, “Ülkede yaşayan öncü şahsiyetlerin tanınması ve bilinmesi konusunda bazı sorunlar yaşıyoruz. Bu ülkede çok önemli şahsiyetler var fakat Türk milleti onları yeterince tanımıyor. İsmet Özel, Yavuz Bülent Bakiler gibi isimler eserleri ve fikirleriyle topluma ruh aşılayan önemli isimlerdir. Bu isimleri tanımak, edebiyatın ve gelecek neslin selameti açısından oldukça önemli. Çünkü edebiyat ve edebiyatçılar bir milletin kültürünü, sosyolojisini, estetik anlayışını belirler ve milletlerin var oluş harçlarını yoğururlar. Bu yüzden bu gibi değerlerimize gereken kıymeti hayattalarken vermeliyiz. Kör ölünce badem gözlü olmamalı.” dedi.
Toplumun edebiyata olan bakış açısının güçlendirilmesi gerektiğini söyleyen Mahmut Bıyıklı, şöyle konuştu:
“Okullarımız bugün edebiyat dersi veriyor ancak edebiyat zevki veremiyor. 12 yıl boyunca bu ülkenin eğitiminden zorunlu olarak geçen çocuklarımız, yaşayan ya da vefat etmiş beş şairin adını sayamıyor ve eserlerini bilmiyor. Bu onların suçu da değil. Bu onlara fırsat sunamayan sistemin sorunudur. Bu millet, bu ülke ve bu ülkenin çocukları yanlış bir eğitim sisteminin kurbanıdır.”