Muhammed ASLAN- Akademik Diyetisyenler Derneği Amasya il temsilci ve Merzifon Kara Mustafa Paşa Devlet Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayşen iğci 6 Haziran Diyetisyenler Gününü kutladı.
Beslenmenin Sessiz Kahramanları diyetisyenlerin günü kutlu olsun diyen İğci yaptığı açıklamada;"Türkiye de İlk diyetisyenlik eğitimi 1962 yılında, Hacettepe Üniversitesi’nde, ‘’Diyetetik Programı’’ adı ile açılmıştır.1968 yılında ‘’Beslenme ve Diyetetik’’ olarak bölüm adı değiştirilmiştir.İlk diyetisyen 6 Haziran 1968 tarihinde mezun olmuştur.Her yıl 6 Haziran tarihi ‘’Diyetisyenler Günü’’ olarak kutlanmaktadır.
Diyetisyenler eğitimleri süresince kimya, besin kimyası, biyokimya, anatomi, fizyoloji, mikrobiyoloji, epidemiyoloji, halk sağlığı, tıbbi genetik, psikoloji, Beslenme DurumununSaptanması, Temel Beslenme ve Diyetetik, Toplu Beslenme Sistemleri, Hastalıklarda Tıbbi Beslenme Tedavisi, Anne ve Çocuk Beslenmesi gibi eğitimler almaktadır.
Pek çok kişi diyetisyeni sadece zayıflama diyeti hazırlayan kişiler olarak tanımakta ya da beslenme ve hastalıklarla ile ilgili yeterli hiçbir eğitim almayan, etik kurallar benimsemeyen kendini yaşam koçu, beslenme koçu olarak tanımlayan kişiler ya da influancerlarla karıştırmaktadır.
Fakat askerlerin , huzurevlerinde kalan yaşlıların, çocuk yuvalarında kalan çocukların, hastanelerde yemek yiyen hastaların , öğrenci yemekhanelerinde yemek yiyen öğrencilerin yemek menülerini düzenleyen ve pişirilen yemeklerin bu kişilerin sofralarına sağlıklı ve besin öğesi kayıpları en az şekilde sunulmasını sağlayan kişi diyetisyendir.
Sağlık durumlarından dolayı ağızdan yetersiz ve ya hiç beslenemeyen hastaların enteral veya parenteral beslenmesini düzenleyen ekibin en önemli üyesidir diyetisyen .
Diyaliz ünitelerinde tedavi gören hastaların diyetini düzenleyendir diyetisyen.
Fenilketonüri gibi yaşam boyu sürecek olan bir hastalığın tek tedavisi olan tıbbi beslenme tedavisini uygulayandır diyetisyen. Birçok metabolik hastalığın beslenme tedavisini uygulayandır diyetisyen.
Filipinli meslektaşımız Orbeta’nın söylediği gibi “nerede besin varsa orada diyetisyen için bir altın kâse vardır”
Türkiye’de ve Dünya’da pek çok farklı alanda beslenme branşı bulunmaktadır. Ancak ülkemizde istihdam alanı ve sayısı yetersizdir.
M.Ö. 460-377 yıllarında yaşayan ve tıbbın babası olarak bilinen Hipokrat, hastaların tedavisinde istirahat ve temizlik yanında beslenmede yapılacak düzenlemelerin ne kadar önemli olduğunu “Besinle tedavi edebileceğiniz hallerde ilaç tavsiye etmeyiniz” sözüyle açıklamıştır. Hipokrat’ın tedavide besin karışımları denediği ve ilk önemli karışımının bal, sirke ve karabiber olduğu bilinmektedir.
M.Ö. 106-43 yıllarında yaşamış olan Çicero “bedenimiz yiyecek ve içecekle tıka basa doluyken, doğru dürüst düşünemeyiz” diyerek çok yemenin sağlık için sakıncasına dikkat çekmiştir. Lucretius (M.Ö. 95-55) “Bir kişi için yiyecek olan bir nesne bir başkası için zehir olabilir” sözüyle kişilerin besin duyarlılıkları ya da alerjileri olabileceğini, bu nedenle beslenmenin kişiye özgü olması gerektiğini anlatmak istemiştir.
Plutarkos (M.S. 120-50) hastalıklarda yanlış beslenmenin kişi için sakıncalı olabileceğini “Zannetme ki yiyecek, sadece yaşama katkıda bulunan bir unsurdur, aynı zamanda ölümün de nedenidir. Çünkü hastalıklar, bollukta da yoklukta olduğu oranda, hastalığa yakalanan bedenlerdeki besinle kuvvet bularak gelişirler” sözü ile dile getirmiştir,
Dünyanın en büyük hekimlerinden biri kabul edilen İbni Sina ; ‘‘ Tıp ilmi ki beyte sığdırılmıştır ve söylemenin güzeli de kısa söylenmesindedir. Az ye! Yedikten sonra hazım oluncaya kadar başka bir şey alma! Zira şifa yemeğin hazım olunmasındadır. İnsanın sağlığını bozan yemek üzerine yemek yemektir. O yüzden tıpta, hastalık ve sağlığın sebeplerini bilmemiz gerekir.’’ demiştir.
Beslenme bilimi; tüketilen besinleri, bu besinlerin bileşiminin analizini, birbirleriyle etkileşimlerini ve vücuttaki fonksiyonlarını; diyetetik bilimi, besinlerin hastalıklardan korunma ya da hastalıkların tedavisinde ne tür bir beslenme planı ile sunulması gerektiğini temel alarak gelişmeye devam etmektedir. Beslenme biliminin tarihin tüm dönemlerinde insan yaşamı ve sağlığı için ön planda olduğu, bilimsel ve teknolojik gelişmelerle beslenme ve diyetetik biliminin sürekli geliştiği, beslenme bilgilerinin yenilendiği görülmektedir. Bu dinamik bilim alanı insan yaşamının merkezinde olup, sağlığı gelecekte de etkilemeye devam edecek gibi görünmektedir" ifadelerine yer verdi.